PlayStation’un en başarılı stüdyolarından biri olan Naughty Dog‘un, Uncharted ile olan macerasının sonuna gelmiş bulunmaktayız. Uncharted: Drake’s Fortune ile başlayan seri, 13 yıllık serüven dahilinde artık emekliye ayrılıyor. Uncharted, oyun dünyasında her zaman önemli bir yere sahip olmuştur. Film etkisi yaratan sahneleri ile gelişimi tetikleyen yapım, serüvene dönüşümü nasıl işlediğini çok etkili bir dille bizlere aktarmayı başarıyor. Tüm detaylarıyla Uncharted 4: A Thief’s End inceleme yazımız yayında.
Bir aksiyon macera oyununda bunu yapmanın ne kadar zor olduğunu belirtmeden geçmek istemem. Tempo yönetimi, hikaye canlılığı, oynanışın her kesime hitabı… Tüm bu dokunuşlar Uncharted’ı türün diğer tüm yapımlarından farklı bir noktaya konumlandırıyor. Peki ya A Thief’s End? Uncharted markasının nasıl bir şahesere dönüştüğünün en güzel kanıtı!
Uncharted 4: A Thief’s End İnceleme
Uncharted: Drake’s Fortune 2006’da ilk duyurulduğu zaman birçok kişi oyunu eleştirmiş ve firmayı sahtekarlıkla suçlamıştı. Bunun sebebi yapım gerçek olamayacak mekaniklere ve akıcılığa sahipti. Oyunun 2007’de piyasaya sürülmesi ile bu eleştirileri gerçekleştirenlere adeta tokat atan Naughty Dog, hem profesyonelliğini hemde oyun dünyasında nelerin değişebileceğini herkese göstermiş oldu.
Bu başarı sonrasında Uncharted 2: Among Thieves ve Uncharted 3: Drake’s Deception ile devam etti. En sonunda ise sıra Nathan Drake’in hikayesini sonlandıracak olan Uncharted 4: A Thief’s End’e geldi.
Mahşerin Dört Atlısı…
Öncelikle hikayeden giriş yaparak bizleri tam olarak nelerin beklediğini açıklığa kavuşturmak isterim. Her hazinenin bir bedeli vardır. Serinin bizlere öğrettiği manalı bir söz… Ardında bırakmaya çalıştığı tehlikeli yeraltı dünyasına geri dönmeye ”zorlanan” Nathan Drake, sevdiklerini kurtarmak için neleri göze alacağına karar vermek zorunda kalır.
Balta girmemiş ormanlar, hareketli şehirler ve karlı tepeler gibi yerlerde kayıp hazineyi aramak için dünya çevresinde destansı bir yolculuğa çıkan Drake, ”Sam”, Elena ve Sully ile sürükleyici bir maceraya atılır. Dikkat ederseniz yoldaşlarımız arasında Sam adında bir karakter var. Evet, fragmanlardan da anlayacağınız üzere Sam, Nathan Drake’in yıllar önce ayrı düştüğü öz be öz ağabeyi.
Sully? Seriye aşikarsanız eğer Sully’nin Elena ve Nathan’ı tehlikeye atacak herhangi bir girişimde bulunmayacağını da bilirsiniz. Haliyle Nathan’ı bulunduğu düzenden koparacak ve onu tekrar yeraltı dünyasına geri dönmeye zorlayacak birine ihtiyaç vardı. Taze bir kana… Bu noktada ise işin içine Sam Drake giriyor. 15 yıldır ölü olduğunu düşündüğü kardeşinin hayatta olduğunu öğrenen Nathan Drake, yeniden sahalara dönmek zorunda kalır.
Ah özellikle o final sahne yok mu?… Mendilleri hazırlayın!
Kancalar ve Silahlar!
Oyunu oynarken ara sıra duraksamalar yaşadığım doğrudur. Evet, grafiklerden bahsediyorum. PlayStation 4’ün tüm nimetlerinden yararlanmış bir yapım ile karşı karşıyayız. Yüz animasyonları ve modellemeler oldukça organik ve gerçekçi tepkimelere sahip. Nathan Drake’in korktuğu, mutlu olduğu, şaşırdığı anlarda aynı şekilde biz de yoğun bir şekilde o anları yaşıyoruz.
Medeniyetin ön plana çıktığı bölümlerde de eşsiz detayların sizleri beklediği belirtmek isterim. Mekan tasarımları özgürlük hissini çok iyi bir şekilde yansıtıyor. Oyunu deneyimlediğim süre boyunca mekan tasarımlarının genişmiş hissini vermesi dikkatimden kaçmadı. Özellikle tropikal bölgelere adım attığımız zaman oyunun detay konusunda ne kadar çılgın işler çıkarabileceğini daha net bir şekilde anlıyoruz.
Yapım, oynanış konusunda ise bazı geliştirmeler ve yenilikler sunuyor bizlere. Öncelikle artık bir kancaya sahip olduğumuzu belirtelim. Kanca sayesinde ulaşılması zor yerlere oldukça rahat bir şekilde erişebiliyoruz. Kancanın düşmanlar üzerinde de özellikle mermi sıkıntısı çektiğiniz anlar oldukça güçlü etkileri olduğu doğrudur. Onu sevin, sayın. Silah çeşitliliği ise serinin diğer oyunlarında olduğu gibi sınırları zorluyor…
İlginizi Çekebilir: Star Wars: Jedi Fallen Order İnceleme
Artık gizlilik hazineye ulaşan yolda tercih edebileceğiniz bir hayat felsefesi konumunda. Evet, ilk defa bir Uncharted oyununda gizlilik ögelerine yer verilmiş durumda. Uzun çayır ve çimenlerde gizlenerek düşmanlarınızı gafil avlayabilir ve tek bir mermi bile harcamadan yolunuza devam edebilirsiniz. Her işimizi silahlarla halledecek değiliz ya sevgili okur?
Ah Safari Yolculuğu Demek?
DualShock 4’ün titreşim seviyesini ayarlar kısmından artırmayı unutmayın! İlk üç seride çatışma dinamiklerinde yaşanan tokluk dördüncü oyunda elden geçirilmiş durumda. Silahların verdiği tepkime hissi fazlasıyla doyurucu. Peki ya yapay zeka ne alemde? The Last of Us’ta karşılaştığımız müthiş işçiliğe maalesef Uncharted 4’te rastlayamıyoruz. Düşmanların şüphe veya alarm durumlarının süreleri oldukça kısa. Taktiksel anlamda herhangi bir farklılık sunmuyor ve yer yer aptallaşıyorlar.
Oyun dördüncü bölümde sizleri uçsuz bucaksız bir arazinin ortasına bırakıverecek. Bu bölüm dahilinde arazi aracınız ile dolanarak yolunuzu bulmaya çalışacaksınız. Seriye eklenen en güzel detaylardan birinin bu arazi aracı olduğunu rahatlıkla dile getirebilirim. Araç sürüş dinamikleri ilk defa bu alanda kolları sıvayan bir firmaya göre oldukça estetik ve kaliteli. Seni sevgiyle anıyoruz Ubisoft…
İlginizi Çekebilir: Dying Light İnceleme
Oyunda yer alan bulmacalar oldukça düşündürücü. Özellikle bazı noktalarda kitlenip kalmanız muhtemel. Zekice hazırlanan bulmacaların biraz ”dikkat” istediği gerçek. Bu aşamalarda temponun derecesi çok iyi bir şekilde ayarlanmış. Takılı kalmanız durumunda Nathan’ın not defteri en büyük dostunuz olacak. Dokunmatik panele bastığınız zaman defterinizi açabilir ve çözmeniz gereken bulmaca hakkında ipucu alabilirsiniz. Yinede araştırmacı ruhunuzu ortaya çıkarmak sizin elinizde.
Kim Beni Vurdu? O Oyuncu Buraya Gelecek!
Uncharted 4’ün çok oyunculu modu konusunda bazı endişelere sahiptim ancak Naughty Dog bu sefer dersine çalışmış ve üçüncü oyunda karşılaştığımız tüm hataları serinin son oyununa taşımamış. Multiplayer hikaye moduna nazaran 60 FPS değerlerinde bir oynanış vaat ediyor ve akıcılığın sunduğu rahatlık fazlasıyla mutluluk verici. Ölüm kalım maçları dahil iki arkadaşınız ile beraber yapay zekaya karşı da mücadeleye girişebilir ve skor avcılığına soyunabilirsiniz.
Multiplayer’da en çok dikkatimi çeken nokta karakter kişiselleştirme ekranı oldu. Karakter çeşitliliğinin fazla olması ve kişiselleştirilebilir eşyaların geniş tutulması ister istemez insanı saatlerce ekrana kitleyebiliyor. Hazır kostümlerden aklınıza bile gelmeyecek aksesuarlara kadar geniş bir mağaza sizleri bekliyor.
Elveda Nathan…
Uncharted 4: A Thief’s End’in hikayesini tamamlamak için yaklaşık 18-22 saatinizi ayırmanız gerekmekte. Gizlilik ögeleri, keşif işlemleri ve multiplayer modu ile de bu süreyi uzatabilirsiniz. Oyunun Türkçe dublaj ve Türkçe alt yazı seçeneklerini içerdiğini de belirtmeden geçmeyelim. Uncharted 4: A Thief’s End ile bir dönem kapanıyor artık. 16 yıllık maceramızın sonuna geldik ve bu bizi haliyle üzüyor ancak Naughty Dog böylesine kaliteli bir seriye yapılabilecek en güzel finali bizlere sunuyor.
Uncharted 4: A Thief’s End; gerek detayları, gerek hikayesi ve üzerinde harcanan inanılmaz emek ile sadece PlayStation 4’ün değil, son on yılın en iyi oyunlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Peki ya siz daha ne bekliyorsunuz? Nathan Drake’in veda macerasına katılarak Korsan Kaptan Henry Avery’nin kayıp hazinesinin peşine düşebilir ve bu tehlikeli maceranın bir parçası olabilirsiniz.
Uncharted 4: A Thief’s End inceleme yazımız hakkındaki görüşlerinizi aşağıda yer alan yorumlar kısmından bizlerle paylaşabilirsiniz.
İnceleme
Uncharted 4: A Thief's End
Uncharted 4: A Thief’s End beklediğimize değdi mi?
ARTILAR
- Hikaye Modu
- Oynanış Dinamikleri
- Grafik Kalitesi
- Çevre ve Mekan Tasarımları
- Multiplayer Modu
EKSİLER
- Optimizasyon Sorunları
- Müzikler