Özel Konu: Türkiye ve Marka Fanlığı

Unutmayın, siz bir müşterisiniz. Rekabetin bir parçası değil..

Bu seferki yazımda bir inceleme ya da haber ile değil, ülkemizde ya da dünyanın geri kalan herhangi bir yerinde görebileceğimiz yaygın ama bir o kadar da garip bir durum ile karşınızdayım: Bir markanın fanı olmak.

Hadi, biraz bu durum hakkında konuşalım.


İlginizi Çekebilir: Teknoloji #101: Teknolojiyi Açıklıyoruz


Bir akıllı telefon satın alırken hangi detaylara bakıyorsunuz? Peki ya oyun konsolu? AMD mi daha iyi yoksa Intel mi? PlayStation 5 mi yoksa Xbox Series X mi?

Ekonomik varsayımlar doğrultusunda her bir tüketici, harcadığı paradan en yüksek faydayı sağlamak ister. Yani olması gereken şey verdiğiniz paranın karşılığında alabileceğiniz en iyi ürünü almaktır.

Ancak bu durum herkes için böyle değil.

Asgari Ücretle Oyuncu Olmak: Kaç Ay Çalışmak Gerekiyor?

Muhtemelen hem bu yazının yorumlarında, hem diğer yazılarımızın yorumlarında veya internetin herhangi bir ücra köşesinde bir marka fanı ile karşılaşmış olabilirsiniz. Belki de bu sizsinizdir.

Sorun değil.

Bu yazımı hem bu olayı daha derin bir şekilde incelemek için hem de kendi durumumuzdan bahsetmek için kullanacağım.

İnternet öncesi dönemlerde herhangi bir şirketin size ulaşabilmesi için tek yolu kitle iletişim araçlarından faydalanmaktı. Bunlar ne mi? Ne bileyim işte panolar, gazeteler, televizyonlar, radyolar ya da dergiler.

Tam da bu dönemlerde hiç kimse, bir markanın kendi arkadaşı olduğunu düşünmüyordu. Onlarla aramızda hem fiziksel hem de psikolojik olarak çok, ama çok, daha uzun bir mesafe vardı.

Geldiğimiz noktada, yani sosyal medya çağında, bu durum böyle değil. Arkadaşlarınızla iletişim kurduğunuz yerlerde markalarla da iletişim kurabiliyorsunuz. Şirketler, tıpkı arkadaşlarınız gibi sizlerle etkileşim kuruyor. Sadece etkileşimler de değil, şakalar komiklikler ve dahası.

Peki ama bir markayı, hangisi olduğu fark etmeksizin, neden savunma gereksinimi duyacaksınız ki?

Şimdi, hemen aşağıda sizlere birkaç yazımızı ve bu yazılara gelen birkaç yorumu aktaracağım. Bu, bizim kendi görüşlerimizi size aktarabilmemiz adına da kısa bir yöntem olacaktır.

1- PS5 Almak için 4 Neden

2- 2020 Yılında PlayStation 5 Almamak için 5 Neden!

3- Xbox Series X Neden Başarısız Olacak?

4- Xbox Series X Almak için 4 Neden!

Biz bir oyun basın platformuyuz.

Bu nedenle oyun konsollarından ve kendimiz üzerinden örneklendirmeler vererek yola çıkacağım. Görmüş olduğunuz üzere her iki konsolu da almak ve almamak için çeşitli nedenlerden oluşan yazılar oluşturdum.

PS fanları PS5 almamak için nedenlere, Xbox fanları da Xbox Series X neden başarısız olacak yazısına hakaretler savurdu. Birçok kişi hakaret ettiği için bu kişilerin yorumlarını kaldırmak zorunda kaldık ancak hakaret içermeyen ağır eleştirilerden bazıları duruyor.

Benzer şekilde Xbox almak için nedenler yazısına PS fanlarından, PS almak için nedenler yazısına da Xbox fanlarından, ‘fanboyluk’ yaptığımıza yönelik mesajlar geldi.

Halbuki görüyorsunuz, işte oradalar.

İkisi için de almak ve almamak için nedenler sıraladık çünkü hiçbir konsol kusursuz değil. Tabii ki iyi yanları da var ve zaten bunları da sıraladık.

Bugün herhangi bir oyun mecrasına göz attığınızda kaçının bu tip yazıları bulunuyor? Onların suçu değil, markaları karşılarına almak istemiyor olabilirler. Öte taraftan tüketicinin bir olayı her noktası ile bilmeye hakkı var. Bunları aktarmak ise bir fanboyluk ya da nefret değil, açıkları konuşmaktır.


Evet, biliyorsunuz ama ne yazık ki markalar sizin dostunuz değil ve onları bu kadar savunmak hiç de mantıklı değil.

Bir Xbox kullanıcısı olduğunuzu düşünelim: Es kaza cihazınız bozulduysa ve sonuçta 2.000 TL gibi bir fatura ortaya çıktıysa, ‘e sen bizim dostumuzsun’ diyecekler mi? Peki ya mesela elinizde 1.800 TL olsa, ‘aman be 200 TL de kalsın’ diyecekler mi?

Her dakika övülen o markalar, bugüne kadar sizler için ne yaptılar?

(oyun fiyatlarını artırıp indirimler yapmak dışında)

Markalar, sadece size bir şeyler satmaya ve hali ile para kazanmaya odaklanıyorlar. Bunu yaparken müşteri odaklı bir tutum sergiliyor gibi olabilirler ve hatta bu takdire şayan.

Ancak bunlar da bu stratejinin bir parçası.


Neyse.

Sadece, işte biliyorsunuz.

Bir tüketici olarak bir markayı savunmanıza gerek yok. Hangisi daha iyi ise, onu alın gitsin.

Zaten yapmanız gereken de bu değil mi?

Rekabet her zaman güzeldir ve gelişmelerin önünü açar. Aynı zamanda bu rekabetin sonucunda avantajlı çıkanlar genellikle müşterilerdir.

Unutmayın, siz bir müşterisiniz.

Rekabetin bir parçası değil.


Konu hakkındaki görüşlerinizi hemen aşağıda yer alan yorumlar sekmesinden bizlerle ve diğer okurlarımızla paylaşmayı ihmal etmeyin.

Exit mobile version