Lisenin ilk yılıydı. Daha çok MMORPG oyunlarla ilgilenen ben hali ile daha çok evde oyun oynardım. Daha sonraları yeni arkadaşlar, yeni yerler derken internet cafe ortamlarında takılmaya başladım. Herkesin Counter-Strike ya da Call of Duty gibi oyunlar oynadığını düşünüyordum. Ama içeri girdiğim an herkesin üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen Warcraft 3 oynadığını gördüm. Biraz daha dikkatli bakınca bunun sıradan bina kur, karşı tarafı ordularınla yok et haritası olmadığına karar verdim. Bu adeta bambaşka bir oyundu. Çok hızlı oynanışı, el göz koordinasyonun yanında takım çalışması da gerektiriyordu. Bir anda dikkatimi çeken oyunu uzun süre izledim. İşte benim DotA yani Defense of the Ancients ile tanışmam bu şekilde gerçekleşti. O andan itibaren DotA oyunlarımın merkezine oturdu.
Bir DotA hayranı olarak Dota 2‘nin incelemesine başlamadan önce sizlere DotA ile ilk tanışma anımı anlatmasam olmazdı. Uzun yıllar Eurobattle.net ve Wepla gibi sunucularda oyunu oynadıktan sonra ben de bütün oyuncular gibi neden Blizzard‘ın böyle efsane haline gelmiş bir haritayı bir ayrı oyun olarak sunmadığına anlam veremiyordum. Uzun yıllar süren bekleyişin ardından oyun, her ne kadar ilk oyunu olsa da, “Dota 2” ismiyle hiç beklenmedik bir firma Valve tarafından duyuruldu. Valve’ın böyle bir hamle yapmasını kimse beklemiyordu. Bir yanda Half-Life, Portal gibi büyük ve sevilen oyunların yaratıcısının oyunu geliştirecek olmanın rahatlığı varken diğer yanda Blizzard gibi bir devin bu oyuna ve karakterlere nasıl izin vereceği gibi sorular vardı.
İyi de MOBA ve DotA Nasıl Ortaya Çıktı?
Dota 2’ye geçmeden önce size DotA-Allstars’ın tarihinden bahsetmek istiyorum. MOBA (Multiplayer Online Battle Arena)denince akla ilk gelen oyun olan DotA aslında Starcraft‘daki Aeon of Strife haritasının Warcraft 3’te nam-ı diğer Eul tarafından üzerinde oynanarak tekrar tasarlanmış halidir. Daha sonraları Steve Feak ya da bilinen adı ile Guinsoo oyunu bilinen haline getirip güncellemiştir. Oyun bir anda milyonlara ulaşmıştır. Guinsoo bu haritayı tasarlarken bu kadar tutulacağını hayale bile edemediğini bir röportajda söylemiştir. Daha sonraları IceFrog Guinsoo’ya yardım etmeye başlamıştır.
6.01 versiyonlu DotA haritasından itibaren günümüze kadar haritanın başına kimliği hala bilinmeyen IceFrog geçmiştir. DotA’ya halen yeni kahramanlar ve eşyalar gelmeye devam etmektedir. DotA’nın bu başarısının ardından Demigod gibi ilk MOBA oyun örnekleri gelmeye başladı. Her be kadar bu oyunlar sönük kalsa da daha sonraları Steve “Guinsoo” Feak’in yardımları ile geliştirilen League of Legends ve DotA’ya kahramanlar ve eşyalar bakımından çok benzeyen Heroes of Newerth gibi oyunlar yayınlandı ve büyük başarılara ulaştı.
Sonunda! Bağımsız Bir DotA Oyunu Doğuyor: Dota 2
5 Ekim 2009’da IceFrog’un kendi resmi blog sayfası üzerinden Valve’da bir takımın başına geçtiğini duyurması ile Dota 2‘nin ilk sinyalleri verildi. Bu bilgiden yaklaşık bir yıl sonra bu projenin “DotA” yerine “Dota” olarak adlandırılmaya başladığı dedikoduları yayıldı. The International turnuvası ile beta sürecine giren Dota 2’nin “free to play” yani ücretsiz olacağı da 2012 yılında açıklandı. Son olarak 9 Temmuz 2013‘de beta sürecinden çıkan Dota 2 resmi olarak Steam üzerinden çıkışını yaptı
Dota 2 ilk bakışta DotA oyuncuları tarafından pek beğenilmemişti. Renkli yapısı ve paleti nedeni ile eleştirilen Dota 2’ye oyuncuların çoğu ilk adımını attığı anda bu fikirlerinden vazgeçtiler. Oyun DotA’nın oynanışını aynen bize sunuyordu. Aynı kahramanlar, aynı eşyalar… Dahası DotA’de host oyuncuya bağlanmaktan kaynaklanan lag sorunları Dota 2’de sunuculara bağlanıldığı için yaşanmıyordu. Oynanış olarak orijinaline bağlı kalan Dota 2 beta sürecinde 2.500.000 aktif kullanıcı ile 300.000‘e yakın anlık çevrim içi oyuncuya ulaştı.
Kahramanını Seç ve Karşı Tarafı Yok Et!
Oyunun amacını bilmeyenler için özetleyelim. Dota 2, Radiant ve Dire adındaki iki düşman tarafın 5’e 5 olarak oyuncular tarafından kontrol edilen kahramanlarla karşı tarafın ana binasını yok etmesine dayalı bir oyundur. Oyunda 3 adet koridor bulunur. Bu üç koridorda ilerlemek üzere her iki taraftan her otuz saniyede bir creep adlı yapay zekalı küçük ordular yürümeye başlarlar. Her koridorda üçü Dire tarafında, üçü de Radiant tarafında olmak üzere toplam 6 tane kule vardır. Ayrıca bunların dışında ana binayı savunan 2 tane daha kule bulunur. Kullanıcıların seviye atlayıp, eşyalar alıp bu kuleleri yıktıktan sonra karşı tarafın ana binasını yok etmesiyle oyun sonlanır. Oyunlar ortalama olarak 30 ile 50 dakika arasında sürer. Ama iki saati bulan oyunlarda olabiliyor.
Dota 2’de bulunan kahramanlar ve eşyalar çok çeşitli; 100’den fazla kahraman, 60’dan fazla eşya bulunuyor. Oyunda bulunan üç ana stat’dan (Strength yani güç, Agility yani çeviklik, Intelligence yani zeka) biri kahramanların ana stat’ını oluşturuyor. Bu stat’lara göre de kahramanlar Carry (Taşıyıcı), Support (Destekçi), Tank, Jungler (Ormancı) gibi rollere bürünüyor. Tabii ki bu rollere göre de eşyalar bulunuyor. Her kahramanın altmış adet eşya arasından en fazla altı tanesini aynı anda alabiliyor. Bu da her ne kadar aynı kahramanla oynuyor olursanız olun her oynayışta farklı eşya kombinasyonları ile farklı tatlar yaşatıyor. İşte bu nokta aslında oyunun tekrar tekrar oynanmasını sağlayan kısım. Bir de takımdaki kahraman kombinasyonlarını düşününce her oynayışta ortaya doyumsuz bir oyun keyfi çıkıyor.
Atasına Sağdık Dota 2
Uzunca oyunu anlattıktan sonra Dota 2‘nin özelliklerinden bahsedebiliriz. Kahramanların isimlerinde, bir iki karakter dışında, çoğunlukla DotA’ya sadık kalınmış. Aynı şey kahraman modellemeleri için de bu geçerli. Bu benzerliklerde IceFrog’un geliştirici takımın başında olmasının etkileri rahatlıkla görülüyor. Ama bazı karakterlerin tasarımları ve isimlerinde Blizzard’ın WarCraft evrenine ait olduğu için değişime gidilmiş. Dota 2 grafikler olarak hali ile ilk oyunun çok ötesinde. Harita modellemesi , saklanma yerlerine kadar, DotA ile aynı diyebiliriz. Skill efektlerinin de aslı korunmuş ve grafiksel açıdan geliştirilmiş. Lich‘in ultisinin bir kahramandan diğerine sekmesini izlemek ya da Crystal‘in ultisi ile gökten buz kütleleri indirdiğini izlemek ayrı bir keyif veriyor insana. Kule ve bina tasarımları da günümüz grafiklerine gayet uygun. Bunların dışında creep ve natural creeps tasarımları ve dönüşümleri de göz alıcı.
Dota 2 oynanış olarak kimilerine daha hızlı gelse de bana göre DotA ile benzerlik gösteriyor. Kontrol mekanizması ise kişiselleştirilebilir olarak tasarlanmış. Skill ve item kullanımı için DotA kısayolları ayarlardan seçilebilir durumda Dota 2’de yer alıyor. Ama isterseniz Dota 2 için geliştirilmiş özel ayarları da kullanabilirsiniz ya da kendiniz bir düzen oluşturabilirsiniz. Bunların dışında oynanışta çok farklılık bulunmuyor.
Bak Şu Konuşana!
Oyunun resmi olarak çıkış yapması ile müzikleri daha da gelişti. Bir orkestra tarafından çalınana oyun müzikleri sizi hemen moda sokuyor. Müzikler dışında belki oyunda en çok beğendiğim noktaya değinmek istiyorum; kahramanların seslendirmeleri. Her karakterin kendine özel yapısına göre seslendirilmiş. Mesela Crystal Maiden “Sıcaklık düşüyor“, “Tüylerim diken diken oldu” gibi kendi özelliği olan soğuklukla ilgili konuşurken, yaşlı kahramanımız Keeper of the Light yılların verdiği bunaklıkla “Neredeyiz?”, “Bundan önce birin öldürmüş müydüm? Pek hatırlayamıyorum.” gibi cümleler kuruyor. Seslendirmeler konusunda benim en çok beğendiğim kahramanların Pudge ve Storm Spirit olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Pudge‘ın “Get over here!” ve Storm Spirit‘in “Ooh, who’s that handsome devil?” replikleri şimdiden dillere pelesenk olmuştur.
Bunun dışında ilk duyduğumda inanamadığım, en dikkat çekici nokta kahramanların birbirini öldürdüklerinde kullandıkları atışmalar. Mesela Dragon Knight, Rogue Knight Sven‘i öldürdüğünde “Ben daha iyi bir şövalyeyim, kabul et Sven” şeklinde laf atabiliyor ya da Crystal Maiden, Lina’ya son vuruşu yaptıktan sonra “Buz ateşi her zaman yener” diyebiliyor. Kahramanların bu atışmalarını dinlemek gerçekten çok zevkli ve sizi bir anda gaza getirebiliyorlar. Son olarak announcer yani spikerleri unutmamak lazım. Oyun kill aldıkça sizi gazlayacak bir spikere sahip. Dahası başka spikerlere de gerçek para ödyerek ya da kutulardan düşürerek ulaşabiliyoruz. En dikkat çeken spikerler ise Half-Life’tan Dr. Kleiner ve Bastion‘daki Story Teller.
Yeni Oyuncular ve de Zirvedeki Oyuncular
Dota 2 resmi olarak çıkış yapması ile birlikte Valve yeni oyuncular için Tutorial yani öğretici hikaye modları hazırladı. Eğer daha önce hiç MOBA ya da DotA oynamadıysanız bu eğitimler size gerekli bütün temel bilgileri verecektir. Bu öğretici bölümlerden sonra tamamen yapay zeka ile kontrol edilen rakiplere karşı kendinizi geliştirip gerçek Dota 2 deneyimine hazırlanabilirsiniz.
Yeni başlayanlara değinmişken oyunun ustalarını es geçemeyiz. Oyun içinde de görebileceğiniz üzere neredeyse her ay çeşitli para ödüllü turnuvalar düzenleniyor. Takımları bulunan deneyimli ve ünlü oyuncular bu maçlarda kıran kıran çarpışıyorlar. Bu turnuvaların en büyüğü ise The International. 2013 yılı ayağı 7-11 Ağustos 2013 tarihlerinde düzenlenecek olan turnuvanın ödülünün bir kısmını oyuncular karşılıyor. Oyun içinde satın alınan interaktif turnuva biletlerinin %25′i bu turnuvanın büyük ödülüne ekleniyor. Şu an ki büyük ödül tamı tamına 2,591,297 dolar ve büyümeye devam ediyor. Bu bilet ile kullanıcılar bir sürü hediyeye ve büyük turnuvanın maçlarını izleme hakkına sahip oluyorlar.
Valve’dan Tam Ücretsiz Oyun Deneyimi ve Yenilikler
Dota 2‘nin tamamen ücretsiz olduğunu daha önce belirtmiştik. Oyunun ücretsiz olması oyuncularda bir korku yaratmıştı. Oyuncular, oyunun pay-to-win yani parayı veren düdüğü çalar sistemine dönüşmesinden korkuyorlardı. Ama Valve çoğu MOBA’nın aksine gerçek paranın oynanışı etkilemeyecek bir sistemle ile geldi. Bu sistemde ne kahraman alıyorsunuz ne de özel güçler. Oyunda sadece görünüşe ve sese etki eden eşyalar paralı. Bunu biraz daha açmak gerekirse, kahramanların üzerilerindeki kıyafet ve aksesuarlar değiştirilebiliyor. Bu kıyafet ve aksesuarlar oyun sonunda oyunculara rastgele çıkabildiği gibi yine oyun sonunda çıkan kutuların açılması sonucu elde edilebiliyor. Bu kutuları açıp içindekini almak isteyenler ya da direk satışta olan kıyafetleri satın almak isteyenlerin para ödemesi gerekiyor. Para ile satın alabileceğiniz şeyler arasında spiker, ward tasarımları ve courier tasarımları da bulunuyor.
Gelelim yukarıda bahsettiğim paralı item’lerin nasıl yapıldığına. Bu nokta da Valve‘ı kutlamak istiyorum. Çünkü Valve, Steam Workshop kullanabilen herkesin bu item’leri tasarlamasına izin veriyor. Böylece herkes aklındakini oyuna aktarabiliyor. Burada önemli olan nokta yarattığınız item’in oyuncular tarafından oylanıp son olarak Valve‘ın onayından geçmesi. Bu koşullar sağlanırsa kendi yaratığınız bir kılıcı oyunda görebiliyorsunuz. Daha da iyisi (yine Valve’ı tebrik etmek lazım) oyuna eklediğinz item her satın alındığında Valve size komisyon olarak para ödüyor. Yanı yaptığınız item’den para da kazanabiliyorsunuz. Bu sistem belki de oyundaki ve oyun dünyasındaki en yenilikçi sistemlerden biri.
Biliyorum çok konuştum. Çok geveledim. Çok şey anlattım. Ama inanın daha anlatılacak çok şey var. Ama sonuç olarak ister DotA oyuncusu olun ister LoL ya da daha önce hiç MOBA oyun oynamamış olun Dota 2’ye çok çabuk ayak uydurabilirsiniz. Anlık 350.000‘den fazla oyuncusu ile Steam‘de birinci sırada olan Dota 2‘de 4.5 milyondan fazla aktif kullanıcı bulunuyor. Oyunu daha yeni çıkış yaptığını düşünürsek bu sayının daha da artacağı kesin. Oyunun menülerinde ve oyun içi yazılarında Türkçe desteğinin de olması oynanışı kolaylaştıracak bir etken. Valve, Dota 2 ile MOBA yarışına geç giriş yapmış olsa da emin adımlarla ilerliyor. Bu yarışta zirveye oynaması kaçınılmaz.
“The Battle Begins!”