Deathloop inceleme yazımızda, Arkane’in en yeni oyununa yakından bakacağız. Fakat en baştan özetlemek gerekirse, karşımızda her yönüyle ilginç bir oyun duruyor. Açıkçası bu oyunu anlatmak ya da tanımlamak için biraz güçlük çekeceğiz gibi de görünüyor.
Arkane, bizlerle buluşturduğunu Dishonored serisiyle gönüllerimizi fethetmişti. Yenilikçi oynanışı ve farklı bakış açısıyla her iki Dishonored oyunu da mükemmeldi. Hatta ilk oyun, birçok oyuncunun zihninde unutulmaz sahneler bıraktı.
Dishonored sonrasında Arkane, Prey ismini verdiği yapımla karşımıza çıkmıştı. Aslına bakarsanız Prey, hak ettiği değeri bir türlü göremeyen oyunlardan biriydi. Yıl 2021 olduğunda ise stüdyo, bu sefer “murder puzzler” türüne dahil edebileceğimiz Deathloop’u PC ve PlayStation 5 için hazırladı.
Oyun 14 Eylül itibarıyla piyasadaki yerini alıyor. Piyasaya sürülmeden hemen önce sizlerle detaylı bir yazı paylaşmak istedik.
Deathloop İnceme Detayları
Deathloop, Blackreef adı verilen izole bir adada geçiyor. Zaman mekanda yaşanan bir anomali sonrasında adadaki zaman döngüsü kırılıyor ve aynı gün tekrar etmeye başlıyor. Oyuncular olarak Colt isimli ana karakterimizin kontrolünü devralıyoruz. Amacımız ise 8 farklı “Visionarie” karakterini aynı gün içerisinde ortadan kaldırmak ve loop’u kırmak.
Her yeni loop’a başladığımızda elimizdeki bütün silahları ve geliştirmeleri kaybediyoruz. En baştan başlayarak görevleri tamamlaya çalışıyor ve tekrar tekrar deniyoruz. Bu uğurda ölürsek ya da görevi tamamlayamazsak, loop yeniden başlıyor. Fakat bu yeniden başlama, oyunun ilk aşamalarında bizim yararımıza oluyor. Böylece her seferinde yeni bir ipucu ortaya çıkarıyor ve 8 kişiyi nasıl aynı gün içerisinde öldürebileceğimizi keşfetmeye çalışıyoruz.
Görevleri yaptığımız sırada Julianna isimli bir başka karakterle neredeyse sürekli iletişim halindeyiz. Julianna sürekli bizi engellemeye çalışıyor. Eğer internet bağlantımız varsa, rastgele bir oyuncu Julianna rolüne girerek, bizi engelleyebiliyor.
Kısaca Deathloop, kendine özgü mekaniklerle işleyen, daha önce görmediğimiz tarzda bir yapım. Harika oynanışı, kusursuz bölüm tasarımları, ilginç sunumu ve mizahi karakter yaratımlarıyla gerçekten başarılı bir oyun!
Deathloop İnceleme: Oynanış
Aslında işe oyunun oynanış mekaniklerini özetlemekle başlamamız gerekiyor. Karşımızda koca bir ada bulunuyor. Bu adanın farklı bölgeleri var. Her bölgede farklı detaylar ve ayrıntılar yerleştirilmiş. Ayrıca oyunun saati ise üç ana zamana bölünmüş. Sabah, Öğle ve Akşam olmak üzere üç farklı zaman diliminde buraları ziyaret edebiliyoruz. Farklı zaman dilimlerinde karşımıza çıkan detaylar değişiklik gösteriyor. Ana amacımız ise kendimizi tek loop içerisinde güçlendirerek, 8 ana boss’u ortadan kaldırmak.
Deathloop inceleme yazısının bu kısmından sonrasında, oynanış detaylarını biraz irdelemek istiyorum.
Her yeni loop başladığında silahsız ve geliştirmesiz başlıyoruz. Yeni loop’taki görevleri ise bir önceki loop’ta öğrendiğimiz bilgilerden ediniyoruz. Öğrendiğimiz bilgilerin üstüne koyarak, yeni yerlere ulaşıyor ve yeni bilgiler ediniyoruz. Bu sırada çevreden silahlar, “Slab”lar ve “Trinket”ler buluyoruz. Her silahın üç farklı versiyonu kullanılıyor. İyilik durumuna göre bunlar gri, mavi ve mor ile renklendirilmiş. Daha iyi silahlar, daha güçlü etki ediyorlar. Slab’lar ile karakterimize yeni yetenekler ekliyoruz. Dishonored’da gördüğümüz şekilde bir yerden bir yere ışınlanmak istiyorsak, Slab’ları bölüm öncesinde üzerimize alıyoruz. Trinket’ler ile silahlarımızı ve diğer malzemelerimizi güçlendiriyoruz.
Böylece her yeni loop’ta yeni görevler açıyor, farklı silahlar ve güçlendirmeler peşinde koşuyoruz. En iyilerinin yerini bularak, en güçlü kombinasyona ulaşmaya çalışıyoruz. Nihayetinde ise küçük küçük görevleri tamamlayarak, ana boss’ların özelliklerini öğreniyor ve hepsini aynı gün içerisinde alt etme gayesini güdüyoruz.
FPS açısıyla oynadığımız oyunda karakterimiz ateşli silahları kontrol ediyor. Bunun yanı sıra ışınlanma, uzağa zıplama vb. çeşitli güçlendirmeler ile karakter gelişiyor. Bunlara Vanqiush tarzı kayarak ilerleme ve tırmanarak çıkma eklenmiş. Gizliliği destekleme adına elimize bir de pala verilmiş. Bu palanın kullanışı ve düşmanlar üzerindeki etkisi ise gerçekten harika. Ayrıca karakterimizin elinde Hackamajig adında elektronik bir alet bulunuyor. Bu alet sayesinde çevredeki elektronik cihazları kontrol edebiliyoruz. Bu sayede otomatik silah sistemlerini lehimize çeviriyor ya da düşmanlarımızın dikkatini dağıtacak hamleler yapabiliyoruz.
Oyunu farklı kılan yanlarından bir tanesi kuşkusuz oynanışı oluyor. Arkane’in ana stüdyosu yerine Lyon stüdyosunda geliştirilmesine rağmen, eski oyunları aratmıyor. Onu farklı kılan tarafı ise oynanışta sunduğu çeşitlilik oluyor.
Daha önceki Arkane oyunlarına göz attığımızda, benzer bir yolun seçildiğini görebiliyoruz aslında. Hem Dishonored oyunlarında hem de Prey’de, oyuncu kendi yolunu seçebiliyordu. Yani isterse tamamen gizlilik içerisinde oynayabiliyor isterse direkt aksiyona girebiliyordu. Bölüm tasarımları da bunlara uygun şekilde hazırlanmıştı.
Deathloop’ta da eski oyunlardaki gibi ilerleyebiliyoruz. İstersek görevleri tamamen görünmeden geçebiliyoruz. İstersek kalabalık grupların arasına dalıp, ölüm saçabiliyoruz. Oyunun ilk bölümlerinde direkt mücadeleye girmek daha kolay; ancak ilerleyen bölümlerde düşmanlarımızın sayısı bir hayli artıyor. Bu durumlarda direkt çatışmaya girmek, ölmenizle sonuçlanabiliyor. Yukarıda da açıkladığımız gibi ölmek her şeyin en baştan başlaması demek olduğundan, bu seçimi yaparken iki kere düşünmek gerekiyor.
Oyundaki ilk problem ise aslında burada başlıyor. Evet bölüm tasarımları çok iyi yapılmış durumda. Bir grup düşmana yaklaşmak için seçebileceğimiz çok farklı yollar olabiliyor. Düşmanların harita üzerindeki yerleşimleri de bunlara uygun olarak hazırlanmış. Yine de yapay zeka, yeteri kadar sizi zorlamıyor. Özellikle çok uzaklardan ateş ettiğinizde, ne yapacaklarını şaşırabiliyorlar. Yapay zeka aslında, direkt olarak karşısına çıktığınızda mantıklı şekilde hareket ediyor. Örneğin; yüksek bir yerden, aşağıda duran düşmanlara tek tek ateş ettiğinizde, yapay zeka yukarıda konumlandığınız yeri bulmakta çok zorlanıyor. Yukarıya doğru konum almak yerine, önceden belirlendiği şekilde karşıdan geliyormuşsunuz gibi hareket ediyor. Böyle olduğunda da hızlıca kalabalık bir grubu egale edebiliyorsunuz.
Bölüm tasarımlarından devam etmek gerekirse, size çok farklı detaylar vaat ediyor. Her harita ya da bölge, günün farklı saatlerinde farklı detaylar sunuyorlar. Her bölgede tonlarca gizli yol, farklı hikaye detayı ve gizli item barındırıyor. Daha önce ziyaret ettiğiniz bir bölgeyi yeniden ziyaret ettiğinizde, hiç görmemiş olduğunuz bir detayı fark edebiliyorsunuz. Böyle olunca da sürekli olarak çevrede gezinerek, yeni keşifler yapma ihtiyacı hissediyorsunuz. Bu da sizi oyuna geri dönmeye ikna ediyor.
Oyunun ilerleme mekanikleri ise detaylıca ve akıllıca düşünülmüş. Hem hikaye hem de oynanış, yavaş yavaş ama sağlam şekilde ilerliyor. Oynanış tarafında, her yeni bölümde yeni bir yetenek ya da silah bulabiliyoruz. Böylece her bölümde yeni bir şey keşfedilme şansını değerlendirmek adına keşfetmeye devam ediyoruz. Her yeni keşifle birlikte daha güçlü silahlar ya da yetenekler bulabiliyoruz.
Tek loop içerisinde bulduğumuz aletler ise loop sonunda elimizden kaybolabiliyorlar. İlerleyen bölümlerde öğrendiğimiz bir bilgi sonrasında, istersek bazılarını “infuse” ederek, sürekli bizimle kalmalarını sağlayabiliyoruz. Böylece Dishonored’daki ışınlanma gücünü istediğimiz kadar yanımızda tutabiliyoruz =)
Deathloop Hikayesi
Deathloop inceleme yazımız içerisinde daha önce hikayeye dair kimi detayları aslında verdik. Oyuna Blackreef sahillerinde adımızı bile bilmeden uyanarak başlıyoruz. Biraz ilerlediğimizde havada asılı neon tarzı yazılar bizi karşılıyor. Ardından nereden geldiğini bilmediğimiz bir ses duyuyoruz.
Az biraz ilerleyince, tekrar başladığımız noktaya geri dönüyoruz. Tam da o anda her şeyin bir loop içerisinde olduğunu fark ediyoruz. Aynı günü tekrar tekrar yaşadığımızı ve gün tekrar edince elimizdeki tüm malzemeleri kaybettiğimizi görüyoruz.
Bütün hikaye ise tam da bunun üzerine kuruluyor. Sürekli tekrar eden bir gün var ve karakterimiz bu tekrarı kırmaya çalışıyor. Bunu başarmak için ise yapması gereken, Blackreef’teki 8 önemli kişiyi ortadan kaldırmak.
Birkaç bölüm sonra bu loop’un sebebinin bilinmeyen bir anomali olduğunu görüyoruz. Aslında bizim karakterimiz de bu farklılığı incelemek için bölgeye gelen bir grup insandan bir tanesi. Oyun boyunca bu gizemin ayrıntılarını ortaya çıkarmak ve bu duruma neden düştüğümüzü bulmak için mücadele ediyoruz.
Oyunu “Murder Puzzler” olarak tanımlamamın arkasında ise bu sebep yatıyor aslında. Ortada büyük bir gizem var ve karakterimizin en temel amacı bu gizemi çözebilmek.
Oynanış tarafında ilerlemenin çok iyi tasarlandığından bahsetmiştik. Bunun hikaye tarafında da iyi işlendiğini söylemiştik. Oyunun hikayesi de aslında ilmek ilmek işleniyor. Oyuncular, tüm bilgileri ilk elden direkt olarak elde etmiyorlar. Çevrede gezinerek, farklı detaylar elde ederek ve başkalarını dinleyerek hikayeyi tamamlamaya çalışıyorlar. Her edindiğimiz bilgi bize yeni bir görev olarak geri dönüyor. Her yeni görevde ise bir başka detay daha ortaya çıkıyor. Böylece neden orada olduğumuzu ve tam olarak amacımızın ne olduğunu görebiliyoruz.
Bu tarz oyunlarda hikayenin iyi olmasının temel etkenlerinden bir tanesi de kullanıyor: Plot Twist’ler! Oyun ilerledikçe beklenmedik olaylar peşi sıra gelebiliyor. Böylece hikayeye olan tutkumuz devam ediyor ve geri kalan detayları dinlemek istiyoruz. Yine de bana kalırsa burada önemli bir hata gözden kaçırılmış. İzninizle bundan biraz bahsetmek istiyorum.
Yakın zaman önce benzer bir hikaye yapısıyla hazırlanan bir indie oyun piyasaya sürüldü. Twelve Minutes isimli bu oyunda da çok benzer mekanikler kullanılıyordu. Karakterimiz bir loop içerisindeydi ve bir cinayeti çözmeye çalışıyordu. Fakat 12 Minutes’te amacımız loop’un kendisi değildi. Hatta oyunun sonunda bu loop’la ilgili neredeyse hiçbir şey öğrenmeden credit’i görüyorduk. Loop sadece bir tür mekanik olarak tercih edilmişti. Deathloop’ta ise oyunun her şeyi bu mekanik olmuş durumda ve sadece loop’un peşinden gidiyorsunuz. Evet başta başarılı ve ilgi çekici ama loop ile ilgili detaylara bir yerden sonra takılmamaya başlıyorsunuz. Çünkü her ne kadar çok fantastik bir olay olsa bile oyuncu bu duruma kendini hemen adapte ediyor. Onun yerine ikili ilişkiler ve karakter yaratımları üzerinde, en baştan daha fazla durulsa, daha eğlenceli bir oyun ortaya çıkabilirmiş.
Ama yazar ekibini canı gönülden tebrik etmem gereken kısım ise karakter yaratımı konusu oldu. Diğer oyunlarda da Arkane ekibi bunu çok iyi başarmıştı. Bu oyunda ise biraz daha mizahi bir altyapı kullanılmış. Her karakterin diyalogları sizi gülümsetecek küçük detaylarla süslenmiş. Karakterlerin hepsinde biraz nüktedan taraflar eklenmiş. Böyle olunca karakterle bağlantı kurmanız kolaylaştırılmış ve oyunun içine girmeniz sağlanmış. Ortada çokça düşünülmüş bir metin olduğunu görebiliyoruz.
Deathloop Tasarım Detayları
Deathloop inceleme yazımızın son bölümünü tasarım ve diğer detaylara ayırmak istedim. Dishonored’da gördüğümüz o steam-punk havasına yakın ama çok farklı bir tasarım anlayışı benimsenmiş. 1960’lar tarzının fütüristtik yorumu olarak yorumlayabileceğimiz bir tarz benimsenmiş.
Canlı ve renkli kaplamalar kullanılmış. Bu da oyuna genel olarak baktığımızda, göze hoş gelen bir tasarım anlayışı oluşmasının ana etkenlerinden bir tanesi olmuş. Daha önce Arkane oyunu oynayan biri, bu tarza ve grafiklere hemen alışacaktır.
Ben oyunu PlayStation 5 üzerinde oynadım; ancak oyunun PC sistem gereksinimleri oldukça yüksek görünüyordu. Aslına bakarsanız, bu kadar yüksek sistem gereksinimi isteyecek kalitede bir grafik seviyesi olduğunu söyleyemem. PlayStation 5 için çıkmış olmasına rağmen yeni nesil hissiyatı alamayacağınızı da söylemeliyim. Her ne kadar Arkane’in tasarım tarzı buna uygun olmasa da daha iyi kaplamalar ile daha iyi görünen bir oyun ortaya çıkarılabilirmiş.
Oyunla ilgili sevdiğim bir başka nokta ise DualSense’i kullanma tarzı oldu. Daha önce PlayStation 5 üzerinde denediğim diğer oyunlarda, DualSense’in yeni özelliklerinin biraz zoraki şekilde oyuna entegre edildiğini görmüştüm. Örneğin; FIFA’da sadece kullanmak için hakemin bitiş düdüğü DualSense üzerinden titreyerek veriliyordu. Buna rağmen Deathloop bunu çok smooth şekilde oyuna entegre etmiş. Gerçekten ilk defa DualSense’in oyun deneyimini bir üst seviyeye çıkardığını deneyimlemiş oldum.
Deathloop İnceleme: Sonuç
Deathloop inceleme yazımızın sonuna geldik! Deathloop, iyi düşünülmüş ve tasarlanmış bir oyun. Arkane, önceki oyunlardaki tüm tecrübesini yeni oyununa aktarmış. Eğer hikayeye kendinizi kaptırırsanız, oyunu oynama uzun saatler devam edebiliyorsunuz. Oynanıştaki çeşitlilik, sıkılmadan devam etmenize yardımcı oluyor. Oynanış önceki oyunları çokça hatırlarsa da yenilikler sunduğu için kendini farklı hissettirmeyi başarıyor. Tüm bunlar aslında oyunun iyi olarak sınıflandırılması için yeterli.
Hikayenin oynanış ile oynanışın hikayeyle birleştirilmesi, oyunun ilerleyişinin çok incelikli düşünülmesi ve her şeyin devasa bir planın parçası olarak yapılabilmesi, ortada inanılmaz bir emek olduğunu gösteriyor. Gerçekten ince ince işlenmiş ve düşünülmüş bir yapım Deathloop. Son zamanlarda böylesine bir oyun oynamadığımızı söyleyebilirim.
Tüm bunların yanı sıra benim yaşadığım yapay zeka problemleri, bazı noktalarda grafiklerde “glitch” oluşması eksi taraflarındandı. Ayrıca oyunu çok hızlı ilerlediğinizde bazen aynı şeyleri tekrar tekrar yapıyormuşsunuz gibi hissediyordunuz. Keşfetmeden, görmeden ve direkt göreve odaklı giderseniz, oyunun tüm sihri ortadan kalkıyordu. Kimi zaman ise ilerleyişin vitesi bir tık düşüyordu. Bu düşmeler yerine daha kısa ve direkt bir oyun, beni çok daha tatmin ederdi.
Yine de Arkane’e gösterdiği emek için teşekkür etmemiz gerekiyor. Gerçekten oynamaya değer bir oyun ortaya çıkarmışlar. İlerleyen günlerde oyunda keşfedilen ve çoğu inceleme yazısında gözden kaçırılması muhtemel detaylarla, oyun daha şenlikli hale gelecektir.
İnceleme
Deathloop
Deathloop, harika bölüm tasarımlarını başarılı bir oynanışla bir araya getiren, oynaması gayet keyifli bir en yeni Arkane oyunu olarak piyasadaki yerini almaya hazırlanıyor
ARTILAR
- Bölüm Tasarımları
- Mizahi Dokunuşlar
- Oynanış
EKSİLER
- Yapay Zeka
- Bazı Küçük Glitch'ler