-Bu yazıda, Death Stranding ile ilgili oyun deneyiminizi etkileyecek herhangi bir ‘spoiler’ bulunmamaktadır-
2019 Yılın Oyun Ödülleri dağıtılırken, bir çoğumuzun aklında kazanması muhtemel iki oyun bulunuyordu. Bunlar tabii ki Death Stranding ve Sekiro: Shadows Die Twice oyunlarıydı. Hideo Kojima‘nın üzerine titrediği ve Sony’nin büyük umutlarla para musluğunu sonuna kadar açtığı proje, neden Sekiro’nun arkasında kaldı? Death Stranding eksik bir oyun mu? Kojima, oyuncunun isteğinden çok kendi idealist yapısına göre mi hareket etti? Bu ve bunun gibi soruların yanıtlarını bu yazımda sizlerle paylaşmaya çalışacağım.
Bir çok açıdan madde madde inceleyeceğimiz bu oyunla ilgili öncelikle size kısa bilgiler paylaşayım.
Death Stranding 8 Kasım 2019 tarihinde PS4 Exclusive olarak çıkış yaptı. Konami’den ayrılışından sonra Kojima’nın yönetmen koltuğunda oturduğu ilk oyun olan Death Stranding, bir çok açıdan yenilikçi bir oyun. Tür olarak başka hiçbir oyuna benzemeyen yapım, Kojima’nın dediğine göre yeni bir türün öncüsü. ‘Strand’ adını verdiği bu türü bakalım Kojima, genel oyun türleri arasına sokabilecek mi. Gelin lafı fazla uzatmadan, bu oyunun ‘Yılın Oyunu’ olamamasının sebepleri olarak düşündüğüm maddelere geçelim.
İlginizi Çekebilir: PC Yerine PlayStation Tercih Etmek İçin 5 Neden!
Death Stranding Neden Yılın Oyunu olamadı?
Oyuncuların Beklentileri
2020 yılına geldiğimizde, tüm dünya olarak hızlı tüketilebilir ürünlerden çok hoşlanmaya başladık. Dizi sürelerinin kısalışı, maç maç düşünülen online oyunların yükselişi ve hatta daha kısa kitaplar okumayı tercih etmemiz bile bu düşünceye örnekler olarak gösterilebilir.
İşte bu açıdan baktığımızda Death Stranding, oyuncu beklentilerini karşılamak konusunda çok başarısız kalıyor. Yılın oyunu seçilirken beklentiye verdiği karşılık ve oyuncuların oy verirken ki fikrini belirleyen 1 numaralı faktörün bu olduğunu düşünüyorum.
Death Stranding çok iyi yazılmış bir hikayeye sahip olmasına rağmen, bu hikayeyi çok yavaş ve kapsamlandırarak sunan bir oyun. Serüveniniz boyunca içinde bulunduğunuz hikayede ilerleme kaydetmek için çok uzun ve nispeten sıkıcı yolculuklar yapmanız gerekiyor. Bu da tabii ki günümüzde pek de beklentiyi karşılayan bir durum değil.
Ana Karakterin Davranışları
Oyunda ‘Sam Porter Bridges’ adında bir taşıma görevlisini canlandırıyoruz. Bu karakter, kendisine dokunulmasından hoşlanmayan, çevresindeki hemen herkese soğuk davranan, aksi lanet bir tip. Bu tip ‘cool’ takılan karakterlerden hoşlanan bir kesim oyuncular tabii ki olabilir. Ancak genel oyuncu kitlesi bize gösteriyor ki, mizah yönü iyi olan, çevresiyle sıcak ilişkiler kuran pozitif karakterler bize o karakterle daha iyi bir ilişki kurmamızda yardımcı etmen oluyor.
Death Stranding oyunu, size diyaloglar esnasında seçim sunan bir yapım değil. Bu yüzden karakterinizin kişiliğini belirleyemiyor ve size sunulanı sevmek durumunda kalıyorsunuz. Böyle bir kısıtlama varken biraz daha pozitif bir karakter tercih edilebilirdi. İşte bu eksiklik jürinin ve oyuncuların ‘Yılın Oyunu’ seçimi yaparken tercihlerini etkilemiştir diye düşünmeden edemiyorum.
Oyunun Temelini Oluşturan Ana Mekanikler
Hem oyun basınından hem de bir çok oyuncu tarafından Death Stranding için ‘Kargoculuk Simülasyonu’ eleştirisinin gelmesi çok yanlış sayılmaz. Ben bu eleştiriyi bir seviye ileriye taşıyorum. Oyunda kargo işçisi olmak dışında ekstra olarak internet sağlayıcısı çalışanıyız. Taşıdığımız yüklerin haricinde, gittiğimiz yerlerde üsleri, Q-Pid denen bir kolyeden aldığımız güce dayanarak ‘Kiral Ağ’ yapısına bağlıyoruz. Vardığımız hemen her yerde bu ağa bağlanmayı isteyen insanlarla karşılaşıyoruz. Bununla karşılaştığım her an içimden ” Sınırsız 50mbps her şey dahil ayda 90 TL hanımefendi” diyordum.
Şimdi bakınca oradan oraya gidip insanlara hizmet etmek kulağa çokta sıkıcı gelmiyor olabilir. Ancak bu iki işi oyun boyunca çok tekrara bağlamış bir biçimde devam ettiriyoruz. Oyunun temelini oluşturan bu iki yapının gereğinden fazla sunulması, oyunu tek düze hale getiriyor. Bu kadar kritik bir konudaki tekdüzelik, hiç şüphesiz yılın oyunu olma adayı bir oyunu bir adım daha geri düşürüyor.
Ağlarsa ‘Kiral Ağlar’ gayrısı yalan ağlar. (tamam vurmayın)
Hatalı Reklam Politikası
Oyun dünyasının tepe isimlerinden birisi olan Hideo Kojima’nın reklam politikasına gelelim şimdide. Death Stranding’in çıkmasına çok uzun zaman varken internet, kafa karıştırıcı trailer ile dolup taşmıştı. Oyunun hikayesine dair en ufak bir ipucu barındırmadı bu trailerlar. Belki bunu Kojima’nın genel kişiliğine bağlayıp pek eleştiremeyebiliriz. Ancak reklam politikasıyla ilgili çok daha büyük bir hata yapıldığını düşünüyorum.
Oyunun çıkış tarihi yaklaşırken Sony tarafından oyun ile ilgili, aksiyonu ön planda tutulan kesitler yayınlanmaya başladı. Bizler de sadece kargo taşımayıp aksiyona da doyacağımızı düşündük. Ancak bu yürütülen PR süresince gösterilen aksiyon sahneleri, oyunun kendisinde hiçte doyurucu ve gösterildiği gibi olamadı. Oyundaki tempo dengesizliği ve aksiyonun bizlere çay kaşığıyla verilişi, bu trailerların çokta gerçekçi olmadığını gösterdi.
Oyundaki en büyük iki rakibimiz Higgs (Troy Baker) ve Clifford Unger (Mads Mikkelsen) oyun çıkana kadar bizi çok heyecanlandıran isimler olsalar da, oyun içinde kendileriyle pekte dolu aksiyonlar yaşadığımız söylenemez. İşte bu beklentiyi yaratıp, ardından yeterli beklentiyi karşılayamamak, yılın en iyi oyunu olmak isteyen bir oyun için affedilemez hatalar. Oyundaki karakterlerin oyuncuları ve seslendirmenlerine hemen alttaki videoya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
İlginizi Çekebilir: En Güçlü Oyun Karakterleri Listesi
Son olarak söylemem gerekiyor ki, bu tip olumsuz taraflarına rağmen ‘Death Stranding’ halen deneyimlenmesi gereken bir oyun. İyi bir film kalitesindeki senaryosu, görsel yönden başarılı oluşu, oyun içi bazı keyifli mekanikler ve oyuncu kadrosu itibariyle her oyunseverin beğenisini kazanabilecek bir yapım. Kesinlikle deneyin.
Siz de oyun ile ilgili fikirlerinizi ve Sekiro’nun gerisinde kalma sebeplerini hemen alt tarafta bulunan yorumlar bölümünden bizlerle paylaşabilirsiniz.