CONVERGENCE: A League of Legends Story İnceleme

Riot Games, League of Legends’a olan odağını TFT ve Valorant ile genişletmesiyle birlikte Riot Forge isimli oluşumu altında farklı türlerde oyunlarla da hizmet vermeye başlamıştı. Geçmişten bugüne birçok farklı noktada oyuncuların takdirini kazanmayı başaran şirketin farklı türlerdeki oyunlarla da karşımıza çıkıyor olması bir noktada heyecanlandırmayı da başarıyor. Öyle ki ilk olarak gelen Ruined King ve Hextech Mayhem büyük ilgi görmüş, ardısıra gelen The Mageseeker ise Riot Forge bünyesi altındaki ekiplerin, evrendeki hikâyeleri bizlere nasıl anlatacaklarına dair âdeta bir ön gösterim sunmuştu.

Diğer üç oyunu da oynayan biri olarak oyunların türlerinden ziyade Runeterra’nın birbirinden farklı noktalarındaki birbirinden farklı hikâyeleri dinlemek, izlemek ve oynamaktan aşırı keyif alıyorum. Riot pek çok alanda başarılı bir firma olsa da bana göre bu işi en iyi yaptıkları alan hikâye anlatımı, bu da bu oyunları evren ve şampiyonların hikâyelerini gösterme açısından oldukça önemli bir noktaya taşıyor.

Riot Games’in sağlamış olduğu kod sayesinde oyuna erkenden erişme imkânı yakaladık ve sizler için inceledik. Tüm detaylarıyla CONVERGENCE: A League of Legends Story inceleme yazımız yayında!

CONVERGENCE: A League of Legends Story İnceleme

The Mageseeker’in ardından çok fazla süre geçmeden CONVERGENCE’i oynadığım için doğal olarak farklı türde iki oyun oynadığınızı hissediyorsunuz ama geçmişten bugüne Riot’un evreni bu denli birbirine bağlı ve merak unsuru uyandıracak şekilde yaratmış olmasından ötürü asla yabancılık çekmiyorsunuz. Oyuna ilk girdiğim andan, bitirdiğim ana dek haritada dolaştığım noktalardan karakterimizin diyaloglarına kadar sanki her şey her zaman ait olduğumuz yerdenmiş hissiyatı vermeyi sonuna kadar başarıyor.

İlginizi Çekebilir: Redfall İnceleme

Metroidvania türüyle pek fazla aram olmamasına rağmen bu yıl çıkan STAR WARS Jedi: Survivor’ın ardından CONVERGENCE bu türe olan bakış açımı değiştirmeye başladı. Yalan yok, bir noktada haritanın aynı yerlerine dönüp yeni öğrendiğimiz yeteneklerle aynı bölgeleri tekrar tekrar temizlemeye ve keşfetmeye çalışmak beni gerçekten bir noktadan sonra sıkıyor olsa da bunu doğru ve merak unsurunu tepe noktasında tutmayı başaran yapımlar da bir o kadar kendine bağlamayı başarıyor.

Hikâye, Diyaloglar ve Seslendirmeler

CONVERGENCE’in hikâyesini kısaca ve spoiler vermeden özetlemek gerekirse, zamanı geri sarabilen bir cihaza sahip Ekko’yla uçsuz bucaksız Zaun şehrini gezebiliyor ve keşfedebiliyoruz. Şehri tehdit eden tehlikeye karşı Ekko’nun yeteneklerini kullandığımız oyunda Ekko’nun mucit yönünün etkilerini ve sahip olduğu icatlarını ne tür durumlarda ve nasıl kullandığına şahit oluyoruz. Spoiler vermemek adına hikâyeye daha fazla değinemiyorum fakat eğer zaman yolculuğu konulu hikâyeleri seviyorsanız, doğal olarak hem Ekko ile oynamayı hem de hikâyeyi beğeneceğinizi düşünüyorum.

Oyunun Türkçe dublaj ile geliyor olması elbette sevindirici, keza seslendirmenler de bir hâyli tanıdık ve kaliteli isimlerden oluşuyor lakin hikâye ne kadar başarılıysa birçok diyaloğun da o kadar kötü yazıldığını düşünüyorum. Ekko’nun Zaun’daki arkadaşlarıyla olan diyalogları her ne kadar karakterler arası bağın güçlendirilmesi amacıyla yazılmış olsa da her biri karakterleri tanıtmaktan öteye geçemeyen duygusuz metinler olarak yer yer rahatsız ediyor. Öyle ki bu karakterlerin oynanıştaki etkileri de bizlere sağladığı avantajlar üzerinden kurgulandığı için karakterlerle olan bağımızı hiçbir zaman had safhada hissedemiyoruz.

Buna rağmen ara sahneler oldukça başarılı. Riot’un yayınladığı her animasyonu defalarca izlediğimizden, özellikle savaş ağırlıklı ve dramatik sahnelerde bu animasyonların Riot çatısı altından geldiğini hissedebiliyorsunuz. Oyun anlatı konusunda büyük oranda arka arkaya gelen diyalog stilini benimsemiş olsa da hikâyenin en can alıcı noktalarında ara sahneler koymayı da ihmal etmemiş. Bu da diyalogların kuvvetsizliğini ara sahnelerin başarısıyla dengelemeyi sağlamış.

Harita, Toplanabilirler ve Karakterler

Zaun’a birçoğumuz en çok Arcane ile aşina olduk. Altşehrin birbirinden gizemlerle dolu mekânları, CONVERGENCE’de oldukça iyi ele alınmış. Özellikle 2D bir platform oyunu oynarken mekânların birbirlerine benzerliği bir noktadan sonra keşif hissiyatı da baltalıyor olsa da CONVERGENCE bu konuda oldukça iyi iş çıkarmış. Zaun’un en az Arcane kadar iyi ele alındığını düşünüyorum.

Toplanabilirlere geldiğimizde Zaun’un pek çok noktasına yerleştirilen notlar evrene dair önemli bilgiler sağlarken, hikâyenin de altyapısına gerekli zemini oluşturuyor. Ekko’nun yeteneklerini doğru anda doğru şekilde kullanarak belli başlı parkurları tamamlayarak edinebildiğimiz kutular ise Ekko’nun kozmetiği veya geliştirmeleri için gereken parçaları oyuncuya sağlıyor. Toplanabilirleri Ekko’nun arkadaşlarına teslim ettiğinizde kimisi karakter kostümü verirken kimisi belli başlı kalıcı güçlendirmeler sağlıyor.

İlginizi Çekebilir: STAR WARS Jedi: Survivor İnceleme

Bunların yanı sıra evrendeki karakterlerin geçmişlerine dair topladığımız parçalar oyunun kodeks kısmında o karakterin geçmişine dair bilgilerine erişmemize olanak tanıyor. Çevredeki kırılabilir öğelerden ve düşmanlardan düşen oyun içi para diyebileceğimiz toplanabilirler ise Ekko’ya savaşlarda kullanabileceği yeni bir dizi hareketi açmaya yarıyor.

Karakter Gelişimi

Ekko oyun boyunca yaşadıkları yüzünden manevi olarak geliştiği kadar kendisini en tehlikeli anlardan kurtaracak yetenekleri ve kabiliyetleri yönünde de gelişiyor. Özellikle metroidvania yapısının ön planda tutulduğu bu noktada sadece bir saldırı hamlesine sahip bir Ekko’yla başladığımız oyunda bir süre sonra oradan oraya atlayabiliyor, en dikkat gerektiren noktalardan sıçrayarak ve atılarak geçebiliyor, dahası zamanı manipüle edebiliyoruz.

Oyun boyunca keşfederek topladığımız parçalarla çalışma tezgâhı üzerinden ürettiğimiz aygıtları Ekko’ya takabiliyor, böylelikle pek çok farklı niteliğe sahip olabiliyoruz. Kısaca özetlemek gerekirse zamanı geri sardığımızda Ekko’nun hız kazanmasından, Kronokırılma sonrası can yenilemesi artması gibi en önemli anlarda ihtiyaç duyacağınız pek çok özellik aygıtlarla elde edilebiliyor. Bu aygıtlardaki stratejiniz, oynayış stilinize göre oldukça önem taşıyor, öyle ki her aygıtın kapladığı belli bir slot bulunuyor ve Ekko’nun üzerine takabileceği aygıt slotu oyun boyunca sınırlı. Bu nedenle oyunun sonunda bile tüm aygıtları takabilecek konuma gelemiyorsunuz.

Oynanış, Düşman Çeşitliliği ve Boss’lar

Temelde yalnızca saldırı yeteneğine sahip Ekko ile oyun ilerledikçe pek çok farklı yeteneğe kavuşuyoruz. En nihayetinde bu yetenekler League of Legends’ta kullanılan yetenekleri olsa da bu yetenekler 2D aksiyon-platform oyununa o kadar iyi yedirilmiş ki, hem oyundaki hâllerinin esintisini taşıyor hem de bir o kadar yenilikçi hissettiriyor. Gerek kombolar gerek düşmanın hareketlerine göre stratejilerinizi belirleyerek kullanacağınız yetenekler, savaşların tek düze hissiyatını ortadan kaldırırken, aynı zamanda oyunun bir noktadan sonra oyuncuyu sıkma ihtimalinin de önüne geçiyor.

Ekko’nun temelde 3 adet canı bulunuyor ve yaptığımız hamleleri veya yediğimiz saldırılar sonrası can kaybını kurtarmak istediğimizde geri sar yeteneğini kullanarak zamanı geriye sarabiliyor ve farklı stratejiler veya kararlar alabiliyoruz. Elbette geri sarma yeteneğinin de belli bir kullanım slotu bulunuyor. Oyuna başlarken seçtiğiniz oyun zorluğuna göre belirlenen geri sarma slotu, normal zorlukta başladığınızda 8 adet olurken, oyunda ilerledikçe gerek pasif kabiliyetlerle gerek taktığınız aygıtlarla, gerekse topladığınız öğelerle kalıcı olarak artırılabiliyor.

Ekko’nun Kurmalı Kapan yeteneği sayesinde oyunda ulaşamadığınız noktalardaki düşmanlara hasar verebiliyorsunuz. Burada bu yeteneklerin kullanım alanlarını geliştirmek de yine tamamen sizin stratejilerinizde yatıyor. Örneğin havadan saldıran düşmanları yanıma çekmek için bir yeteneğim bulunmamasına rağmen Kurmalı Kapan’ın saldırı yeteneklerinden birini geliştirdiğimde artık Kurmalı Kapan’ın geri dönüşü o düşmanı yanıma çekiyordu. Bu tip geliştirmelerle oynanış sürekli çeşitlilik kazanıyor. Bir diğer yetenek Paralel Yakınsama ile düşmanları ve saldırılarını yavaşlatabilirken, zaman sıçraması ile düşmanlara anında atılabiliyorsunuz.

Düşman çeşitliliğinin bir tık zayıf kaldığını düşünsem de oyunun süresiyle kıyasladığımda rahatsız edici seviyede olduğunu düşünmüyorum. Özellikle oyunda ilerledikçe aynı düşman çeşitlerinin bölge adının takısını alarak birkaç farklı yeni saldırı stiliyle tasarlanmış şekilde karşımıza çıkarıldığını söylemem gerek. Yine de bu ufak bölgesel değişiklikler düşman çeşitliliğini dengede tutmayı başarmış.

Oyunda bulunan boss’ları spoiler olacağı için tek tek ele almayacağım fakat boss’lar sıradan düşmanlara göre farklı hareket ve saldırılara sahip olduğu için her boss’a karşı farklı stratejiler kurmanız gerekiyor. Ayrıca hemen hemen her boss 3 faz sonucunda tamamen alt edilebiliyor bu da her fazda o boss’ların farklı saldırı çeşitlerine sahip olması gerektiği beklentisine sokuyor lakin birkaç değişiklik harici pek farklılık olduğunu söyleyemeyeceğim. Bu da boss savaşlarının uzun sürmesi için gereksiz yere ekstra fazlar eklendiğini gösteriyor.

CONVERGENCE’i PC platformu üzerinden deneyimledim ve en yüksek ayarlarda herhangi bir problem yaşamadım. Oyunun 2D olması ve bu doğrultuda nispeten düşük sistem gereksinimleri talep etmesi, pek çok kişinin oyuna erişebilmesini ve oynayabilmesini sağlayacağını düşünüyorum.

İlginizi Çekebilir: Resident Evil 4 İnceleme

Özetlemek gerekirse Riot Forge, Runeterra’nın her bir köşesindeki uçsuz bucaksız hikâyeleri bizlere birbirinden farklı türden oyunlarla anlatmaya devam ediyor ve CONVERGENCE de bu noktada gerek hikâyesi gerek oynanış dinamikleriyle son derece başarılı bir aksiyon-platform oyunu olmuş. Oyun hakkındaki görüşlerinizi aşağıda yer alan yorumlar sekmesi üzerinden bizlerle paylaşmayı unutmayın sevgili Turuncu Levye takipçileri.